İskitlerin ilk
yurtlarının Tanrı Dağları,Kaşgar bölgesi olduğu düşünülür. İ.Ö. 7. yüzyılda
batıya göç ederler, soyları günümüze değin tartışılmıştır, İran halkı olduğu
kanısı daha etkindir. Dillerine gelince Hint-Avrupa grubundan Hint-İran grubuna
giren Sakcadır.
Kazakistan Alma Ata
yakınlarında bir kazı sonucu elde edilen bir kap üzerinde Orhun-Yenisey yazı
tarzı görülmüştür, bu unsurların İskitlere özgü olduğu kanıtlanmıştır. İskitlerin
genel yaşam biçimine bakılınca ortak bozkır yaşam biçimi gözlemlenmektedir,
aynı ögeler diğer Türk boylarında da Moğollarda da görülmektedir. Zeki Velidi
Togan’ın düşüncesine göre İskitler eski Şu Türklerine dayanırlar, birçok
Avrupalı Türklük bilimciye göre de İskitler birden çok kavimin birleşiminden
oluşmaktadır. Sus yöresinde İskitlerden kalma çivi yazısı ile yazılmış birçok
buluntu elde edilmiştir, bunları Türkçe ile karşılaştıralım:
anira-onamak
ata-ata
dalva-dolu
tan-tanrı
karata-kart
val-yol
vit-gitmek
HUNLAR
( HİUNG-NULAR)
En eski çağlardan
bugüne kuzeyli göçebeler Çin’e akınlar düzenlerler, Türklerin ne zamandan beri
bu akınları düzenlediği bilinmemektedir; ama ilk kez Hunlar (Hiung-nular) ile bu akınlara
katıldıkları bilinir. Hunlar Asya’nın ilk büyük göçebe hanlığının
kurucularıdır. Kurucularının adının Teoman, unvanının da Şan-yu olduğu bilinir.
Teoman’ın oluşturduğu hanlığın üzerine hiçbir somut bilgi bulunmaz, Türklerin
de oluşturulan bu hanlığın bir parçası olduğu düşünülür. Çinliler Hunları şöyle
biçimlendirir: Kısa
boylu, kalın gövdeli, yuvarlak ve büyük başlı, geniş yüzlü, çıkık elmacık
kemikli, geniş burun kanatları olan, kalın kaşlı, çekik gözlü insanlardır.
Bu bilgiler bize Hunların Asyalı olduğunu gösteriyor; ama hangi Asya halkı
olduğu kesin değildir. Hiung-nular Teoman’dan sonra Mao-tun’un tahta geçmesiyle
muhteşem dönemini yaşarlar, yirmi altı beylik Hun bayrağı altında temsil
edilir. Bunların içinde Türk dilli olanlar da vardır. Örneğin: Sabir, Bulgar,
Avar gibi… Kore’den Aral’a bu büyük imparatorluğun merkezi Orhun-Selenga arası
Ötüken’dir, yani bugünkü Moğolistan’dır.
Mao-tun zamanla Türk milleti içinde efsaneleşir, Türk destanlarında
Mete, Oğuz Kağan olarak geçer. Mao-tun’un ölümünden sonra imparatorluk gitgide
çözülerek İÖ 55 yılında Huhane yönetiminde Batı, Çi-çi yönetiminde Kuzey olmak
üzere ikiye ayrılır. Çi-çi’nin ölümüyle kuzey Hunlarının kimi boyları Çin
egemenliğine girer; kimi boylarının da 1000 yıllık sürecek batıya göçler
başlamıştır.
AK
HUNLAR
Chinoit ve Heftalit
adları Hiung-nu adının bozulmuş biçimidir, bunlar tarihte Ak Hunlar adı ile
anılmıştırlar. 4 yüzyılda Altaylardan çıkmışlardır, kısa sürede İran’ın bir
kısmı ve Hindistan’ı ele geçirirler, 563’te Göktürkler bunlara son verir, Türk
oldukları düşünülür.
BATI
HUNLAR
Dağılan Hun
birliklerinin merkezi daha çok batı olur. 350’de Hunlar Hazar kıyılarını
alırlar, o yıllarda Anadolu’da özellikle Urfa’da da görülürler. 375’te Balamir
öncülüğünde Don ve Dinyeper ırmaklarını aşarak Doğu Avrupa’ya yerleşirler. Hun
Kağanı Rua’nın 434’te ölümüyle tahta Attila geçer.( 445-453) bu dönemde Hunlar Ön Avrupa’da silinmeyecek
bir iz bırakırlar Avrupa kavimlerinin kimliklerinin oluşumuna katkı
sağlamalarının yanı sıra hem Batı hem de Doğu Roma’yı ağır vergilere bağlarlar.
Atilla’nın ölümüyle oğlu Dengiz tahta geçer, belli bir süre sonra Hunlar tarih
sahnesinden çekilir.
KÖKEN
Tüm araştırmalara
karşın çok çeşitli Hun birliğinin kökeni kesin olarak bilinmemektedir; ancak birçok
tarihi bulgu, uluslararası Türklük bilimcilerinin bakış açısı nazarında İç
Asya’daki Hiung-nular ile batıya gelen Hunların aynı kökten oluşu ve Türk
kökenli olmalarıdır.
DİN
Birçok bilgin totemizmi
insanlığın ilk dini olarak görürler. Bu gelenekte bir topluluk bir hayvanı ya
da bitkiyi kutsallaştırır, bunun belli ilke ve ögeleri vardır. Hunların da
kutsallaştırdığı hayvan türü kurttur.
GÖK-TANRI
Bozkır halkları
düşüncesinde Gök-Tanrı tek yaratıcı olarak görülür. Birçok bilgine göre
Gök-Tanrı inancı tüm Asya halklarının ortak inanç biçimi olduğu yönündedir.
DİL
ÖZELLİKLERİ
Hiung-nulara ilişkin
dil gereçleri Çin kaynaklarında Çince geçer. Genel olarak araştırmacıların
ortak kanılarına göre toplamda 190 sözcük Çincede geçmektedir. Bunlardan
bazıları Türkçe olma olasılıkları yüksektir, o sözcüklerden bazılarını ele
alırsak:
Akatziri:
Bir Hun büyüğü, sözcüğün “ aga” “baba”
anlamına gelen sözcükten türediği düşünülür.
Atakam:
Ata ile kam sözcüğünden oluştuğu düşünülür.
Attila:
Batı Hun kağanının adı, sözcüğün Etil ırmağından alındığı düşünülür.
Kara-ton:
Giysi anlamına gelen bu sözcüğün “kara” ile “ton” sözcüklerinden oluştuğu
düşünülür.
Çengli:
“Tanrı” olarak düşünülür.
Şan-yu:
eski Türkçede “yabgu” anlamına geldiği düşünülür.
Kinglu:
“kıngırak” Uygurcada ve Kırgızcada iki yönü keskin bıçak anlamına gelir.
SABİRLER
463 yılına doğru İç
Asya’dan göçebe göçleri başlar. Bazı Bizans kaynaklarına göre Sabirler;
Saragut, Onogur, Ongur gibi boyları Pontus bozkırına sürer, Sabirleri
anayurtlarından kovalayanlarsa Avarlardır. Sabirlerin Kuzey Kafkasya’ya, İdil
boylarına 515’te geldikleri bilinir. 6. yüzyılda Kafkasları aşarak Anadolu’ya
akın ederler, Kapadokya’ya kadar gelirler. Avarlar, 558’de varlıklarına son
verir. Sabirlerden günümüze birkaç ad gelmiştir:
sabir, akkagan,boğarık,
iliger, balak…
AVARLAR
Hunlardan sonra Karadeniz’in
kuzeyi ile Balkanlara Avarlar egemen olurlar. Çinliler bu halka JuanJuan adını
verir. Altaylarda birçok Türk boyunu demircilik işlerinde çalıştırırlar. Bumin
ve kardeşi İstemi ayaklanıp 552’de Avar egemenliğine son verip Avarları batıya
sürerler! Batıya ilerleyen Avarlar Balkanlar merkezli güçlü bir devlet
oluşturur, belli bir süre sonra Franklar 796’da Avarlara son verir! Avarlardan
günümüze çok az dil ürünü kalmıştır bunlardan bazıları Türkçe sözcükleri
andırır:
bagan, çunu, kök,
soloq,bayan,Mergen,talan,avar, …
PEÇENEKLER
Peçenekler Oğuz
uruklarındandır, 8. yüzyıllarda Issık Gölü yakınlarında varlık sürdürmüşler, 9.
yüzyılda İdil Irmağının doğru harekete geçmişler. Güçlü bir yapıda olmalarına
karşın bir devlet kuramazlar. Peçeneklerden söz eden en eski belge 745’te
Tibetçe yazılmıştır, belgede Beçenag olarak yazılırlar, Kaşgarlı Mahmut yirmi
iki Oğuz boyunun on dokuzuncusunu Peçenek olarak gösterir.
BULGARLAR
Bulgarlar 5. yüzyılda
tarih sahnesinde gözüken bir Türk halkıdır. Kimi yazarlar Bulgarları Slav
gösterir. Arap tarihçi Mesudi’ye göre Bulgarlar Türk-Slav karışımından oluşur.
Birçok araştırmacıya göre de Büyük Hun ( Hiyung-un) devletinin çöküşü ile birtakım
boylar batıya doğru kaymıştır, Bulgarlar da bu boylar arasındadır. Bizans
tarihçiler Hun birliğinin en önemli kolunun Bulgarlar olduğunu söylerler.
Hunların ardılı olan Bulgarlar 6. yüzyılda ikiye ayrıldı, daha sonra
Göktürklerden kaçan Avarlarınegemenliğine girmişler.
KÖKEN
Bulgar sözcüğü, “
bulamak” sözcüğünün biçim değişimiyle oluşmuştur, “ karışık, karışım” anlamını
taşımaktadır. Adlarında Türkçenin /z/ ünsüzü yerine /r/ ünsüzünü korurlar.
DİN
Bulgarların doğa
güçlerinin kutsallığına, Gök-Tanrı’ya inandıkları görülür. 921’de Abbasi
halifesine din değiştirme kararını bildirirler, İslamlığa geçmeleri Bulgarların
Slavlar arasında erimelerini engelleyemeyecektir.
DİL
ÖZELLİKLERİ
Türklük bilimciler
Bulgarları en eski Türk boylarından sayarlar. Bulgarların bir Hun kalıntısı
olduğu kesindir, Bulgarca olduğu söylenen bazı dil gereçleri şunlardır:
awli “oğlu”, xır-i
“kızı”, eki “ iki”, cirem “yirmi”, xırzi “kıyı”, altış “altı”, ayıx “ ay”
HAZARLAR
Hazar adı, ilk kez
Kuzey Asya’da Uygur birliği içinde geçer. Bazı bilginler Hazarları Batı
Hunların soyundan olduğunu düşünür. Adları Gürcü ve Ermeni belgelerinde 2-3
yüzyıllarda geçer. Hazar Gölü çevresi ile Karadeniz yöresinde geniş alanlarda
yaşarlar. Bizans İmparatorluğu ile siyasi ve ekonomik bağlamda iyi ilişkiler
kurmaları ile hatta Bizans İmparatorluğuna kız verme düzeyinde ilişkilerinin
olduğu bilinir. Hazarlar uzun yıllar güneyden gelen Arap, İslamlık akımları ile
mücadele etmişlerdir. Kimi zaman başarı kimi zaman da başarısızlıkları
araştırmalarca somutlaştırılmıştır.
DİN
Hazarlarda tarih
boyunca gözlemlenen en etkin nitelikleri, her şeye karşın din ve siyasal olguyu
her zaman bir dengede tutmaları olmuştur. Bizans ile iyi ilişkiler içinde olup
300 yıllık tarihlerinde ileri düzeyde bir yerleşik yaşam özelliği sergilemeleri
olmuştur. Din olgusunu gelince de birçok bilgine göre dönemin iki din olgusu
Hristiyanlık ile İslamlıktır, eğer ki Hazarlar bunlardan birine geçişi olumlu
görseler, Uygarlık olarak egemenlik altında olacakları durum söz konusudur.
Hazarların Musevi inanç biçimini tercih etmelerinin en büyük gerekçesi, bu
olduğu varsayılır.
TÜRK
DİLİNİN EVRELERİ
8. yüzyıl evresinden
önce Türk dili ile ilgili çok nitelikli bir veri elimizde bulunmamaktadır.
Ahmet Caferoğlu Türk
dilini yedi evreye ayırır:
Altayca
Bu
dönemde Türkçe diğer akraba dillerle birlikte Ana Altayca içerisindedir. Zaman
olarak da karanlık evre içerisinde gösterilir.
En
Eski Türkçe
Türkçe, Ana-Altaycadan
ayrılmıştır, bağımsız olarak gelişmeye başlamıştır.
İlk
Türkçe
Varlığı bilinen ve Türk
oldukları kabul edilen kimi halkların dillerini içine alır.
Başlangıçtan İsa’nın
doğumuna kadar ki süreyi kapsar.
Ana
Bulgarca
1.-6. yüzyılları
kapsayan bir süreçte konuşulmuştur. Bulgar Türklerinin dilidir. O dönemde, Ana
Bulgarca ile Macarca arasında birçok dil alışverişi olur. Bu da Ana Bulgarcanın
*r ve *l dili olduğunu kanıtlar.
Macarca Ana
Bulgarca
Çuvaşça
ökör “ öküz” buragupıru
nyar “yaz” nar sur
“ilkyaz”
Ana
Türkçe
1.-6. yüzyılları
kapsar, tüm Türk dillerinin atası olan ana Türkçedir. Önemli ses olayı r*
ünsüzü z* ünsüzüne dönmesidir.
İlk Türkçe Ana Türkçe
kır “kız” kîz
tokur
tokuz
Eski Türkçe
Türkçenin
belgelenmeye başladığı dönemdir. 6.-9. yüzyılı kapsar. Bu dili Gök-Türklerin,
Uygurların dili olarak da görebiliriz.
Orta Türkçe
11.-16.
yüzyıllarda Türkçe yaygın bir alanda konuşulur, Türk dili bu evrede üç ana
daldan gelişir, bunlar: Doğu Türkçesi, Kıpçak Türkçesi, Batı Türkçesi olarak
adlandırılır.
Yeni Türkçe
Türk
dilinin 17.-20. yüzyıllarını içine alır. Osmanlı, Azeri, Türkmen, Çağatay,
Özbek dilleri bu evreye girer.
Çağdaş Türkçe
Günümüzde
konuşulan Türk dil, lehçe, şive ve ağızlarını kapsamaktadır, olağanüstü bir
renklilik içerisinde varlık sürdürmektedir. İyice gözlemlendiğinde büyük bir
coğrafyada, sömürülen kavimlerce değil de aynı kökten olan topluluklarca
konuşulmaktadır.
ESKİ TÜRKLER
GÖKTÜRKLER ( TU-KİULAR)
6.
yüzyılda İç Asya’da tarih sahnesine çıktıklarını görüyoruz, Çin kaynaklarında
Tu-kiularolarak
geçmekteler. Avarların( JuanJuanlar) egemenliği altında kaldıkları, Altay
Dağlarında derin vadilerde demircilik yaptıkları bilinir. Daha sonra 552’de
Bumin Kağan öncülüğünde Avarlara son verip oluşturdukları yapının merkezini
Altaylardan Orhun Irmağına doğru taşınıp Aşina( Bozkurt) soyu tarafından devlet
kurulur. Devlet varlığını 553-745 arasında sürdürür, devletin ilk yüzyılından (
6.y.y.) kalma yazılı eser BugutYazıtı’dır. Eserin dili Soğutçadır, eserin
yüzeyinde dişi kurttan süt emen kolları kesilmiş çocuk canlandırılır. Anıt, 6. yüzyılın
olaylarını anlatır, Bozkurt-Ergenekon destanlarını canlandırır.Anıttaki
anlatılar, ayrıca bir Türk büyüğününÇin han kayıtçısına anlatısına göre Çin
belgeliğinde yer alır.
Türk Adı
Göktürkler,
Türk adını taşıyan ilk Türk boyu olarak bilinirler. Türk adının tarihte geç
dönemlerde ortaya çıktığını görüyoruz, başlangıçta boyların adı olarak
süregeliyor. Günümüze bakınca bir ırk kavramını karşılıyor.
Türk
adı: t’ou-kiuebiçiminde çevriyazısı
ile ilk 6. yüzyıl Çin kaynaklarında görülür. Bunun aslı Moğolca “Türk-üt” çoğul
biçimi olmalı, Türkçedeki karşılığı ana kök“güç” – Divan-ü Lügat-it Türk’te: Olgunluk
zamanı, olgunluk, gençlik çağının ortasındaki genç, sert, cesur -anlamına gelen
türküt sözüdür. Türk belgelerinde “Türk” sözü ilk 8. yüzyılda Orhun yazıtlarında
geçer. Batı dünyasında da 6. yüzyılda da Yunan çevriyazısı ileMenandrosProtekor’da“
tourkus” olarak geçer.
Türklerin Anayurdu
Çağlar
boyunca Türklerin anayurdunun İç Asya merkezli olup da bölge konumları
konusunda her bir Bilim adamına göre farklı düşünce ortaya kondu; fakat dil,
tarih ve kazıbilim verileri ışığı altında Türklerin anayurdu şu bölge içinde
olmalıdır: Batı’da Aral Gölü, doğuda Orhun ve Tula ırmakları, kuzeyde Lena
Irmağı’nın kaynağı, İrtiş, Yenisey ırmakları yakınları, güneyde Talas, Sırderya
yatakları arasında uzanan bölgede Türklerin anayurdunu aramak gerekir.
Bölünüş
Asya’nın
belli köşesinde büyüyüp imparatorluğa dönüşen Göktürk devleti 582’de doğu-batı
olmak üzere ikiye ayrılır, çeşitli entrikalar gerekçesiyle Doğu Göktürk devleti
630’da, Batı Göktürk devleti de 659 Çin egemenliğine girer.
KUTLUG DEVLETİ
Bumin
soyundanKutlug, Tokuz Oğuzların başına geçerek Çin’e başkaldırır. Çin devlet
sisteminde yetişen Tonyukuk da ona katılır. Doğu Göktürkleri tekrar canlanır(
682). Türk boylarını toplayan anlamına gelen “İlteriş” unvanını alan Kutlug
Kağan 692’de ölür. Devletin başına Kutlug Kağanın kardeşi Kapagan Kağan geçer,
onun da Bayırkularla yaptığı savaşta pusu sonucu öldürülmesiyle devletin
iradesine Kutlug Kağan’ın oğulları Kültegin ve Bilge Han geçer, Göktürklere
parlak bir yüzyıl yaşatırlar, 631-633’lerde Kültigin ve Bilge’nin ölümüyle
744’te Uygurlar, Doğu Asya’nın ikinci büyük devletine son verirler.
Yaşam
Göktürk
Hanlığı, Türk ve çeşitli boylardan oluşan bir birliktir, devlet merkezi olarak
Yenisey, Orhun ırmakları çevrelerinde konargöçer bir yaşam biçiminin var olduğu
görülür. Devlet, boylar şeklinde varlık sürdürür, Doğu Hanlığı, yeni alının bir
yerin başına İlteber unvanlı vali gönderdiği görülür.
Din
Türkler
arasında etkin olan inançlar şunlardır:
Gök-Tanrı
Bilinen
en eski Türk inanç biçimidir, Tanrı her şeyin merkezindedir. Hem gökyüzüne hem
de yeryüzüne, yeryüzü miraslarına büyük bir önem verilir.
Şamanlık
Göktürklerde
kağan ve çevresinden öte daha çok halk arasında yaygındır, yazıtlarda bu inanç
sisteminden söz edilmez. Bizanslı gezginler Menander ve Theophylakt, bu
geleneğin günümüzde tanınmasını sağlamışlardır. Temelde Şamanlığa bakıldığında
Orta ve Kuzey Asya kavimlerine özgü çağın koşullarına göre bir yaşam biçimidir,
bir dinden öte, bir folklorik öğeleri taşıdığı görülür, Şamanlara değer
verilir, onlar birçok toplumsal olumsuzluklarda Yaratıcı’ya yakarışta
bulunurlar. Ayrıca Türklerde doğa ve ata tapıncı değerlerini de görmekteyiz.
Hem Göktürklere hem de Hunlara bakılınca birtakım doğa unsurlarını çok
önemsemişler, bunun yanı sıra ölen büyüklerine de büyük bir ilgi göstermişler,
saygın bir şekilde yuğ adını verdikleri törenlerle toprağa vermişler ve mezar
yerlerine her zaman önem vermişlerdir.
Yazıtlar
Türk
tarihinde, ilk yazıtlar olarak birinci Göktürk Kağanlığına ait, 6. yüzyılda
yazılmış olduğunu düşündüğümüz yazıtlar BugutYazıtları’dır. Yazıtın dili Sogdca
ve Sanskritçedir. İçeriğine bakılınca sosyal ve siyasal olmasının yanı sıra,
Sanskritçe yazılmış kısmının henüz çözülmemiş olduğu görülür. Türk yazın
tarihinde, yazıldığı yıl somut olan ilk eserlerimiz Orhon Yazıtları’dır, bir de
Küli Çor, Ongin ( İşbara Tarkan) Yazıtlarının yanı sıra yazılış tarihi çok
somut olmayan YeniseyYazıtları’nı görmekteyiz.
UYGURLAR
Hun
Hanlığına bağlı olarak Kuzeydoğu Asya’da,(418-512)Selenga Irmağı’nın havzasında
yaşarlardı, Hunların tarih sahnesinden çekilmesiyle Avarların, Göktürklerin
egemenliğine girmişlerdir; fakat Uygurların özellikle Göktürk Hanlığı idaresine
dönük pek de hoşnut olmadıkları somut olarak görülmüştür. Orhun Yazıtları’nda
birçok kez ayaklanmalarından bahsedilir, arkasından Göktürk Hanlığına son
verirler, Asya merkezli geniş bir alana yayılırlar, Zamanla çözülürler bir
kısımları Moğol, bir kısımları da Çin egemenliğine girerler. Uygur sözcüğünün
kökenine bakılınca “ oymak, baskı yapmak” anlamlarına gelmektedir.
Yaşam
Çin
kaynakları Uygurların yaşam biçiminin Göktürklerin aynını olduğunu belirtir,
oturmuş bir şehir yaşamlarının oluştuğu görülmektedir, farklı bir din olgusuna
çok bağlı olmaları, etkili yazın ürünleri ortaya koyları, varlık yönünden daha
da ileri olmaları kendilerinden önceki Türk devletlerinden onları daha öncü
kılmıştır.
Din
Uygurlar
döneminde şu inançlarla karşılaşılır:
Mani
Türkler
arasında yayılan ilk yabancı inançtır, Hristiyanlık ve Zerdüştlüğün
bileşkesinden oluşur. Ön Asya’da doğan bu din pek gelişme göstermeyince İç
Asya’ya doğru yönelmiştir, etkin bir dönem yaşamasından sonra İslamlık ve diğer
dinlerin etkisiyle varlığını sürdüremeyen bir din konumuna gelir.
Öznel söylentilere göre kuramcı Mani,
ressam olduğundan, bu dinin temel ögesini sanata dayandırırlar, Mani ürünlerine
günümüzde de bakılınca en güzel sanatsal ürünlerle süslendikleri görülür.
Nestroyan
Hristiyanlığın
iç Asya’ya uzantısıdır, İstanbul papazı olan Nestorius’un Hristiyanlığın farklı
temelde yorumlanmasıyla gelişen bir dindir. Orta Asya’da özellikle Moğollar
arasında etkinlik kazanmış, Türk boylarından da Şato Türkleri bu inancı
benimsemiştir.
Budizm
Türkler
arasında çok etkin olan bir inançtır, günümüzde de varlığını koruyan bu din, 6.
yüzyılda Hindistan’da ortaya çıkmıştır. Her şeyin temelinde mutlu olunmanın
temelini, gerçekleşmeyecek isteklerden uzak durmada arayan bir inançtır. Günümüzde
de Sarı Uygurlar bu inanca tabidir.
Yazı
Eski
Türk dilinin saptandığı yazılar şunlardır:
Göktürk Yazısı
5.-10.
yüzyıllar arasında Türkler bu yazı dilini kullanmıştır. 38 yazaçtan oluşur, sağdan
sola doğru yazılır, Runik Türk Yazısı olarak bilinir. Kökeni ile ilgili değişik
düşünceler vardır.
Etkin
olanları şunlardır:
Thomsen’a göre Sogd,
Arami, Pehlevi yazı sisteminden doğmuştur.
Donner’e göre Anadolu
halklarına özgü olmasıdır.
Heikel’e göre
İskandinav uygarlıklarından Türklere geçmedir.
Bazı
özellikleri
Ok, ku gibi –k ünsüzünü karşılar.
Ay, ya biçiminde kullanılır, -y ünsüzünü
karşılar.
Sü, süngü’den
R, er’den
Sogut
Yazısı
8.-11. yüzyıllarda
oldukça eski birkaç belgede kullanılmıştır. Yazıl dili incelendiğinde estetik
olduğu görülmekte olup 22 yazaçtan oluşmaktadır.
Uygur
Yazısı
Sogut kökenli olan
yazı, batıda oturan Türklerce Doğu İran’dan alınır. 8.-15. yüzyıllarda etkin
bir biçimde kullanılır, ilk olarak Budist ürünlerin Türkçeye çevirisinde
görmekteyiz. Türk yazı sistemine en aykırı olan bir yazaç olup 23 yazaçtan
oluşur.
Süryani
Yazısı
8.- 11. yüzyıllarda
Yedi-Su’daki Hristiyan Uygurlarca kullanılmıştır. Türkler arasında en az
kullanılan yazı sistemidir, 22 yazaçtan oluşur, sağdan sola yazılır, Sami
kökenlidir.
Mani
Yazısı
Süryani yazısından
çıkmıştır, Türk ve İran manilerinde kullanıldığından bu adı alır, Uygurların
etkince kullandıkları bir yazı sistemidir, 22 yazaçtan oluşur.
Brahmi
Yazısı
Sadece Budist
Uygurlarca kullanılmıştır. Hint kökenlidir, eski Türk yazı çeşitleri içinde
ünlüleri tek ayıran yazıdır.
Tibet
Yazısı
7.-10. yüzyıllarda çok
seyrek olarak Budist eski Türkçe metinlerde kullanılmıştır. 35 yazaçtan oluşur,
soldan sağa yazılır.
Uygurlardan
kalan yazın çeşitleri:
Sevilen halk yazını,
yargı belgeleri, dinsel metinler, Sekiz Yükmek, Bögü
Han’ın rahipleri ile
konuşması, AltunYaruk olarak bilinmektedir.
Destanlar
Uygurlardan kalan arı
nitelik taşıyan destanlar Türeyiş ve Göç destanlarıdır. Üzücü olan bu
destanların dil bakımından Uygurca olmayıp İran ve Çin kaynaklarından alınmış
olmalarıdır.
Eski
Türkçe
Orhun Yazıtları, Türk
dilinin en arı dönemidir, bu dönemdeki dilsel öğelerde millilik esastır,
etkileşimin en az olduğu dönem kanısı vardır.
Uygur dönemi eski
Türkçenin ikinci evresidir, bu dönem Türk yaşamında çeşitli dinler vardır, bu
da dil ve kültürün alışverişinin daha da yüksekliğinin olduğunun göstergesidir.
Eski Türkçede en çok Çince, Sanskritçe, Sogutça sözcüklerin yaşadığı bilinir.
Ağız
Eski Türkçede çok sert
ağız ayrılığının olmadığını görmekteyiz, ilk ağız ayrılığı Orhun Yazıtları’nda
görülür, örnek verirsek “ Tonyukuk yazıtında ‘ben’ adılı, Kültiğin yazıtında
‘men’ adını alır. Temelde eski Türk dili Uygur ve Göktürk ağızlarından oluşur.
Ses
Dizgesi
Eski Türkçede dokuz
ünlü vardır, tüm ünlüler ilk hecede kullanılır, orta hecelerde o/ö ünlüleri
kullanılmaz. Bunun yanı sıra şu ögeler öne çıkar:
Sözcükler genelde
ötümsüz olarak başlar:
Keyik ‘geyik’, kün
‘gün’ gibi…
Ön seste -d ünsüzü bulunmaz:
Tokuz ‘dokuz’, temir
‘demir’…
Önseste –b ünsüzü
korunur:
Bar ‘var’, bol ‘olmak’
gibi…
Yapıtaşları
Eski Türkçe yapım
ekleri bakımından geniştir. Bu ekler şu şekil özetlenebilir:
Addan
ad yapan ekler:
an-cı ‘avcı’, ög-süz
‘öksüz’, bagar-suk ‘bağarsak’, kul-lıg ‘kulluk’ gibi addan ad örnekleri
verilebilir.
Eylemden
ad yapan ekler:
Tap-ıg ‘saygı, hizmet’,
bil-ig ‘bilgi’, bıç-gu ‘bıçak’ gibi örnekler verebiliriz.
Örgü
Göktürk ağzında bulunan
bazı çoğul ekleri:
-gun: ‘gelinler’, -n:
bod-un ‘ halk’, -t: tarka-t ‘soylular’…
Tamlayan
durumu:
Ekin –un,-ün olduğunu
görmekteyiz.
Monçuk-ın ‘boncuğ-un’
Yönelme
durumu:
Yönelme bildiren
ekin -ka, -ke olduğunu görmekteyiz.
Biz-ke ‘bize’, baş-ı-na
Belirtme
durumu:
Çoğunlukla –g/-ıg/-n
olduğunu görmekteyiz.
Kiçi-g ‘küçüğü’, yagı-g
‘düşmanı’
Bulunma
durumu:
Eki –ta/-te
biçimindedir.
Kagan-da, kağan-dan
Yol-ta, yol-dan
Şeklinde yazılır, aynı
zamanda çıkma durumunu da karşılar.
Çıkma
Durumu:
Bu anlam –tın/-tin ile
sağlanır.
Balık-dın ‘kentten’,
kan-dın ‘nereden’
Araç
durumu:
Araç eki eski Türkçede
–n’dir.
Ok-u-n- ‘okla’,
tör-ü-sün ‘töre ile’
Yön
eki:
Bu ek –garu, -gerü
eklerinden oluşur.
Kün-gerü, yok-garu…
Eşitlik
eki:
Bu ek –ça,-çe’dir.
Özin-ce ‘ kendine
göre’, tag-ça ‘dağ gibi’
İlgi
eki:
Bu ek, -kı/-ki,
-gı/-gi’dir.
Balık-da-ki, tag-da-ki
Kişi
Sözcükleri
Yalın ben sen ol biz
siz onlar
Tamlayan benin senin
anın bizin sizin
onların
Yönelme mana sana
ana bizkesizkeanta
Belirtme bini sinibiznisiznionlarnı
Bulunma-Çıkma mintesinteantabiztte sizde
onlarda
Minitinsinitinantatınbiznidin
Bazı
Gösterme Sözcükleri
ança ‘onca’, bo ‘bu’,
bunı ‘bunu’ gibi sözcükler…
Soru
Sözcükleri
kayu ‘hangi’, neçeketeg
‘ ne zamana dek’, kanı ‘hani’
Belgisiz
Sözcükler
kaçkün ‘ birkaç gün’,
neme ‘ herhangi bir şey’
Dönüşlü
Öz tili ‘ öz dili’,
kentü ‘kendi’
Sayı
Sözcükleri
bir, eki, üç, tört,
biş, altı, yiti, sekiz, tokuz, on, yigirmi, otuz, kırk, elig, altmış, yetmiş,
sekiz on, tokuz on, yüz, mın, bir tümen, tört tümen, on tümen
Sıra
Sayıları
üç-ünç, biş-inç,
ek-inti
Üleştirme
Sayıları
bir-er, üç-er, eki-r-er
Topluluk
Sayıları
bire-gu, üçe-gü,
bişe-gu
Belirteçler
Yer-yön
sözcükleri
üze ‘yukarı’, yırya
‘kuzeyde’, içre ‘içeri
Soru
Sözcükleri
kanı ‘hani’, negüde
‘nerede’
Zaman
Sözcükleri
kün ‘gün’, kiçe
‘akşam’, küzün ‘küzün’, tün ‘gece’, anti ‘şimdi’
lgi
İlgeç ( edat) olarak
kullanılan sözcükler
teg ‘kadar’, aşnu
‘önce’, keçe ‘ötesi’
Bağlaçlar
azu ‘veya’, takı ‘ve
dahi’, udu ‘ve’,
Devinim
Geniş zaman: ünsüzle
biten eylemlere -ur/-ür, ünlüyle biten eylemlere -yur/ -yür şeklinde gelir.
Bar-ır sen ‘varırsın’
Gelecek zaman: tacı/
teci getirilerek yapılır.
altacı men ‘ alacağım’
Koşul: sar/ser
barsar ‘varsa’
İstek, dilek kipi:
Tekil Çoğul
ayın alalım
gıllar/ler/n
zunzunlar
Bileşik
Zaman: -er’le yapılır:
ögir-ür men erser
‘sevinirsem’
Dönüşlü
Çatı:
-n aracılığı ile yapılır.
Kıl-ı-n-duk-ta ‘
yapıldığında’
Edilgen
Çatı:-l eki ile kurulur.
tir-i-l- ‘dirilmek’
İşteş çatı: -ş eki ile
kurulur.
amra-ş ‘sevişmek’
Ettirgen
Çatı:
-dur, -z, -t ile kurulur.
Ortaçlar
duk/dük, mış/muş,
daçı/deçi, an/en
Barmış, oturacak, ölen,
bilig bilmez kişi şeklinde bir iki örnek verilebilir.
acak/ecek
tutacak yer
Ulaçlar
galı/geli ‘kelgele’
gınça/gince ‘açgınca’
Şeklinde özetlenebilir.
TÜRKEŞLER(
Türgeşler)
Göktürklerle aynı çağda
yaşamış ve devlet kurmuş bir Türk boyudur. Eski Türk dilini orta Türk diline
bağlayan bir halkadırlar. Bulundukları Coğrafyada en çok Çin ve Araplarla
savaşları olmuştur, Arapların Türk yurtlarına geçişlerine hep engel
olmuşlardır, bilinen kağanları Su-lu Handır. 736’da Çinlilere, 737’de de
Araplara yenilerek çözülmüşlerdir.
ORTA
DÖNEM
Eski Türkçeyi izleyen
Türk yazı diline Orta Türkçe denir. Orta Türkçe 11. ve 15. yüzyılları kapsar. Bu
evrede, Türk dili ve yaşam biçiminde önemli devrimler gerçekleşir. Türklerin etkince
İslamlığı benimsemeleriyle, yerleşik yaşam biçiminin getirdiği tüm ögelerin
Türk yaşam biçiminde görmekteyiz. Türk dili bu evrede üç ana kola ayrılır:
Karahanlı Türkçesi ( Bu kolu Harezm, Çağatayca takip eder.), Kıpçak Türkçesi,
Oğuz Türkçesi
DOĞU
TÜRKLERİ
KARAHANLILAR
840’ta Kırgız saldırıları sonucu Uygur
devleti çöker, Tarım Havzası ve Tanrı Dağlarına doğru yönelen Türk toplulukları
10. yüzyıllarda Kara sanlı bir hanın öncülüğünde devlet kururlar, devlete
Karahanlılar denir, Karahanlılar 960’ta kurucuları Satuk Buğra Han öncülüğünde
devlet olarak ilk İslamlığı benimseyen Türkler olurlar. Devlet, 1047’lerde doğu
ve batı olmak üzere ikiye ayrılırlar, daha sonra Harzemşahların, Selçukluların,
Karahitayların etkileriyle yıkılırlar.
GAZNELİLER
10. yüzyıl ortalarında Afganistan
ve Horasan’ın büyük bir alanında Gazneli Türk devleti kurulur. Samanoğulları
ordusunda yetişen Alp Tekin, Horasan valiliğindeyken haksızlığa uğradığı
kanısına varır, bunun üzerine Gazze şehrini ele geçirir, devletin oluşumu böyle
başlar, devlet Sultan Mahmut dönemimde altın yüzyılını yaşar, Sultan Mesut
yanlış yönetim anlayışı sonucu Selçuklular ve Gurlar tarafından idarelerine son
verilir. Devlet yönetiminin Türk olmasına karşın devlet dilinin Farsça olduğu
görülmüştür. Kendilerini İran değerlerinin bir devamı olarak görmüşlerdir.
Yazı
Orta Türkçe geniş
alanlarda değişik Türk boylarınca değişik yazılarca saptanmıştır. Bunların
başında Arap yazısı gelir.
Arap
Yazısı
11. yüzyılda Türkler bu
yazıyı kullanmışlardır. 20. yüzyıla değin Türk boylarının yazı dili olmuştur.
31 yazaçtan oluşan bir sistemdir.
İbrani
Yazısı
Museviliği benimseyen
Hazar Türkleri ve Karay Türkleri bu yazaç sistemini kullanmıştır.
Yunan
Yazısı
Hristiyanlığı
benimseyen Karamanlı Türklerince 15.-20. yüzyıllarda kullanılmıştır. 24
yazaçtan oluşur.
Ermeni
Yazısı
Ukrayna Ermenilerince
Kıpçak Türkçesi için uyarlanmıştır. 38 yazaçtan oluşur.
Slav
Yazısı
17.-20. Yüzyıllarda
Rusya’da Hristiyanlığı seçmiş Türklerce kullanılmıştır.
Yazılı
Ürünler
Türkçe
Sözcükler Divanı
1910-1911’lerde Sahaflar
Çarşısı’nda rastgele Divan-ı Lügat-ti Türk bulunur, bir şekilde Ali Emiri
Efendi’nin eline geçer, geçen örneği Ali Efendi, yıllarca büyük bir titizlikle
korur.
Sadrazam Talat Paşa’nın isteği ile Kilisli Rıfat’a
bir örneği çoğaltılır, esere bakılınca 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut’un yazdığı
el yazısı ile değil de 1266’da el yazısı ile yazılmış, Muhammet İbni
Ebubekir’in yazdığı bir örnek bulunmaktadır. Eser Türklük bilimi için hiç
kuşkusuz bir başyapıttır, bir sözlük, bir ansiklopedidir. Eser, temelde
Araplara Türkçeyi öğretmen amacıyla yazılmıştır.
Eserin
belli başlı özellikleri:
aaw ‘av’, aaq ‘ak’,
qaan ‘kan’, qız ‘kız’, beeg ‘bey’ vb. kimi sözcükleri bu şekil vermiştir.
Kaşgarlı Mahmut, öze en yakın olan Türk dillerini Yağmaların
ve Tohsılerin dilleri olarak görür, bunun yanı sıra Oğuz dillerine pek özen
gösterir, Oğuzların Fars kültürü etkisine çok girdiklerini ve birçok söz ve
sözcüğü Farsçadan aldığını belirtir.
“ Başsız börk bolmas,
tatsız Türk bolmas.” diye de belirtir.
Şamanlık
Kaşgarlı Mahmut,
Türklerin erken dönemdeki inançlarıyla ilgili bilgiler de verir.
Özet olarak bakılınca Budizm’e çok aykırı
ve sevimsiz yaklaştığını görmekteyiz, bunun yanı sıra Şamanlık inanç ve kültür
sistemini yer yer tatlı tatlı yerse de özünde büyük bir saygı ve sempati
duyduğu izlenmektedir. Şamanlıkla ilgi birçok sözcüğün Divan’da açıklandığını
da görmekteyiz.
Kutadgu
Bilig
11. yüzyılda Türk
kültür yaşamını iyi sayılabilecek bir olgunluğa geldiği görülmektedir, İslamlık
inancının etkinliğinin gitgide arttı görülmektedir, bunun yanı sıra Arap ve
Fars dillerinin de ağırlığı, Türk yazınında paralel bir biçimde artmıştır. Bu
dönemin ürünlerinden Kutadgu Bilig ( Mutluluk Veren Bilgi), Türklüğün daha çok
iç bakışına, dinsel değerlerine dönük olduğu görülür. Eserin adı: kut-ad-gu
biçimindedir, eser olgun yazı dili ile Orta Türkçenin seçkin bir eseridir.
Yazarına gelince Yusuf Has Hacip’inBalasagunlu olduğu bilinir, fakat eseri
Kaşgar’da yazmış olup Tabgaç Buğra Han’a sunmuştur, han da kendisini “ has
hacip” unvanıyla ödüllendirmiştir.
Kitapta Türklüğün öncül değerleri hiçbir
zaman hiçe atılmaz, Türklerin sonradan edindikleri Kültür ve din ögeleri erken
dönem Türkçe ürünleriyle dile getirilir. Eserde, 13000 Türkçe söz ve sözcük
olmasına karşın 100-120 Arapça-Farsça sözcükler bulunur, bu da temel değerlere
henüz korunduğunun kanıtıdır.
Atabet’ülHakayık
Yazarı Edip Ahmet’tir,
Semerkant yakınlarında Yüknek köyünde doğar. Eser “ gerçeklerin eşiği” anlamına
gelmektedir, Kutadgu Bilig etkisinde olup 13. yazılmıştır, İslamlık inancı
temelinde kişi terbiyesini ilke edinmiştir. Eserde 101 dörtlük, 40 beyit
bulunmaktadır. Kutadgu Bilig’e göre dilinde Arapça ve Acemce sözcükler daha da
ağırlıklıdır.
Ahmet
Yesevi’nin Hikmetleri
Batı Türklerini
İslamlığa çağıran en önemli kişidir, kendisi 11. yüzyılın ikinciyarısında Batı
Türkistan’ın Sayram ilçesinde doğar, küçük yaşta Yesi kentine gelir, buradan
Buhara’ya göç eder, yaşamının sonuna doğru Yesi kentine döner ve orada ölür. Büyük
bilge Ahmet Yesevi, “ Hikmetlerini” İslamlık inancını içselleştirerek
oluşturur. Her şeyden önce onun temel de amacı, Türk boylarına, topluluklarına
İslamlık inancını öz dilleriyle öğretmektir ve bu konuda çok başarı sağlar.
Hikmetlerine bakılınca çağından önceki
ürünlerden ve çağdaşı olan ürünlerden dilinin daha da bir arı oluğu, Türk yazın
geleneğinin daha iyi korunduğunu görmekteyiz. Ahmet Yesevi, Hikmetleri ile
başlı başına bir öğreti sistemi doğurur, kendinden sonra geleneğini temsil eden
dervişleri 13. yüzyıllarda Anadolu’ya gelirler. Bu öğreti, zamanla
Nakşibendiliği, Aleviliği doğurur.
Kısasü’l
Enbiya
Eseri, 14. yüzyılda
Burhaneddin oğlu Nasuriddin yazmıştır. Eser, Orta Türkçenin en güzel
örneklerinden biridir. Yalın bir dille manzum- mensur olarak yazılmıştır, eser
Orhun Yazıtlarındaki Türkçeden pek de farklılaşmayan bir Türkçe öğretisiyle
yazılmıştır.
Eski Türkçe Eser
af
ab ‘av’
yabızyafız ‘yavuz’
Eski Türkçedeki –b,
sesi yerini –f sesine bırakmıştır.
Oğuz
Kağan Destanı
Kaşgar Türkçesiyle yazılmış
önemli bir yazın ürünüdür. Destan İ.Ö. 3. yüzyılda doğar, 13. yüzyılda yazıya
alınır. Kapsadığı yüzyıl da göz önüne alınca birtakım olağanüstü ögeler
taşımaktadır, en etkileyici özelliği destanda var olan Oğuz Han ve oğlu Gün
Hanın olay ve olguları; Hun tarihiyle örtüşüyor olmasıdır, destan Hun tarihi
dönemlerini kapsar, ayrıca Çin kaynakları da Mete ( Motun) için yazılmış bir
destandan söz ederler.
Bunların yanı sıra
Reşidüddin’in “ Camiaü’t-tevarih” adlı eseri ve Ebülgazi Bahadır Han’ın
Şecere-i Türk-i adlı eserleri de aynın paraleldedir.
Karahanlıca
Bu Türk dili Orta Asya
Türkçesini önemli üç kolundan birdir. Çağatayca ve Harezmce, ana
kollarındandır, Salar, Yeni Uygur, Özbek Türkçeleri de bu kollardan uzamadır.
Sözvarlığı
Uygurca birçok farklı
uygarlığa özgü sözcük barındırmasına karşın Karahanlı Türkçesi döneminde
gitgide bunlardan uzaklaşılmıştır. Nesnel bakılınca karahanlıcanın sözvarlığı
daha da gelişmiştir eski Türkçeye göre.
Ses
Dizgesi
Karahanlıcada 9 ünlünün
olduğu varsayılmaktadır.
aat ‘ad’, acc ‘aç’, ayy
‘ay’, aak ‘ak’,
Ünlü Uyumu kuralı
görülmektedir.
edgü ‘iyi’, almıla ‘alma’,
yoğuş ‘yaklaşmak’
Eski Türkçe Karahanlı Türkçesi Güncel
Kapugkapıg kapı
Açukaçuk
açık
Ton ton
giysi
Mana mana
bana
Özet olarak belirtirsek
bu gibi biçimsel değişiklikler görülmektedir.
Örgü
Çoğul
ekleri: Eski Türkçenin
-t/ ve –en/ ekleriyle karşılaşılır.
Oglıt ‘oğullar’, eren
‘erler’
Tamlayan
eki:-nın/
-nin biçimindedir.
atanın ananın
ölümitükel ‘atanın ananın ölümü
değil’
Belirtme
eki:-g/-g,
-nı/, -n/
Söz- gü ‘sözü’, kim-ni
‘kimi’, ana-sı-n ‘anasını’
Yönelme
durumundaki ek: -ka/-ke/ -a,/-e/
Aş-kabarmak ‘ yemeğe
gitmek’
Ana kul boldı ‘ona kul
oldu’
Bulunma
eki:-da/-de,
-ta/-te
İş-te ‘işte’, til-de
‘dilde’
Çıkma
eki:-dın/
-din, -da/-de, -dan/ -den
Ön-dın ‘önden’, til-de
‘dilden’
Yön
eki:-garu/,
-gerü/
Kış yaygarusövlenür ‘
Kış bahara doğru fısıldanıyor’
Devinim
Ekeylem:
Eski
Türkçede olduğu gibi –er biçimindedir
Sen gancbulmıştutur sen
‘ Sen hazine bulmuşsun’
Kip
Eklerine bakılınca
Belirli
Geçmiş Zaman:-dı,/ -di
Bul-dı-lar ‘buldular’
Geniş
Zaman: -r/
Men gel-ür men ‘
gelirim’
Belirsiz
Geçmiş Zaman: -mış/-miş
kör-mış-im ‘görmüşüm’
Gelecek
Zaman: -ga,/-ge
Kel-ge-ler ‘gelecekler’
Koşul
eki:-sa/-se
Kör-se-men ‘görsem’
Buyurum
eki:Birden
çok ekle sağlanan bir ektir. –ayın,-eyin-yın,-yin,-
ay,-ey,-ayı,-eyi,-gıl,-gil,-gın,-gin,-u,-sü,-sun,-sün,-süni,-alın,-elin,-alım,-elim,-lım,-lim
ay-ayın ‘ söyleyeyim’,
it-ey ‘iteyim’, bir-me ‘verme’, al-sun ‘alsın’, kıl-alım ‘yapalım’
Gereklilik
eki:-gu/-gü
ekleriyle sağlanır.
Alma-gu
‘almalı’, öğret-gü ‘öğretmenli’
Birleşik Zamanlı Kipler
Karahanlı
Türkçesinde iki ayrı eylemin art arda getirilmesiyle yapılır.
Belirli Geçmişin Öyküsü:
Ay-dım-erdi
‘söylediydim’
Belirsiz Geçmişin Öyküsü:
Törütül-mış
erdin
Geniş Zamanın Öyküsü:
Tut-ar-erdim
‘tutardım’
Gelecek Zamanın Öyküsü:
bil-gey-erdin
‘bilecektin’
Buyurum Kipinin Öyküsü:
Öl-sün-erdi
‘ölseydi’
Gerekliliğin Öyküsü:
Barma-gu
erdin ‘varmamalıydın’
Söylenti Ekeylemi
“er-miş” biçimiyle kurulur.
tile-r
ermiş ‘dilermiş’
Koşulun Söylentisi:
Sev-se-ermiş
‘sevse imiş’
Belirli Geçmiş Zamanın Koşulu:
Kıl-dın
erse ‘yaptıysan’
Belirsiz Geçmiş Zamanın Koşulu:
Bol-mış-erse
‘olmuşsa’
Geniş Zamanın Koşulu:
Kıl-ur-erse
sen ‘yaparsın’
Gerekliliğin Koşulu:
Bir-gü-erse
‘vermeliyse’
Yeterlilik anlamı
genellikle bil- yardımcı eylemiyle –u, bol- ek ve eylem köküyle yapılır.
Negüteg
bar-u-gay sana bu özüm ‘Senin yanına nasıl gelebilirim.’
Soru tümceleri
soru eki aracılığıyla kurulur. –mı,/-mi
Kayu
‘hani’, nece ‘nice’, nerek ‘niçin
Edilgen çatı:
-l ekiyle sağlanır.
Kör-ü-l-mek
‘görülmek’
İşteş çatı: -ş
eki ile sağlanır.
Kül-ü-ş
‘gülüşmek’
Ettirgen çatı
–ar, -dır, -gar, -t eki ile yapılır.
Çık-ar-mak
‘çıkarmak’, yum-dar-mak ‘toplamak’, kaç-ı-t-mak ‘kaçırmak’
Ortaç
-duk,-dük: bir-dük-i
‘verdiğim söz’
-daçı,-deçi:kiter-teci
‘gideren’
-gan,-gen:
törüt-gen ‘türeten’
-glı,
-gu, -guçı, -mış,-r eklerini de görmekteyiz.
Ulaçlar
-a,-e, -galı,-geli,- madın,-medineklerini
görmekteyiz.
Bil-medin
‘bilmedin’, bar-gınça ‘varıncaya dek’
HARZEMŞAHLAR
13. yüzyıldan sonra Karahanlı Türkçesinden
bir kol kopar. Harezm ve Sirderya’nın alt bölümlerinde konuşulan bu Türkçeye
HarezmTürkeçesi denir.
4.
yüzyıldan bu yana bu coğrafyanın adı Harezm’dir, Türklerin etkinliği
Selçuklular döneminde oluşur, Harzemşahların hanı Atsız döneminde bu devletin
sınırı Afganistan’dan Dicle’ye kadar büyür. ( 1231) Harzemşahlar, ileri düzeyde uygar ve gelişmiş
bir düzeydeydi, Türkçenin ve Türk yazının gelişmesini etkili bir şekilde
sağlarlar, Moğol saldırıları ve tahripleri ve Anadolu Selçuklu etkileri sonucu
egemenlikleri son bulmuştur. Harezm Türkçesi etkinliğini Çağatay Türkçesine
bıkarmıştır.
Yazılı Ürünler
Nec’ülFeradis
‘Cennetlerin
açık yolu’ anlamına gelmektedir, hadisleri açıklayan bir eserdir.
Eserin
dil özelliklerine gelince;
Ağırlik
‘ağırlık’, sofra yediler ‘ yemek yediler’ gibi dil özellikleri çözülmüş ve
bazen de garipleşmiştir.
Muin’ülMürid
Şeyh
Şerif Hocanın yazdığı düşünülür, göçebe Türkmenlere din bilgisi öğretmek amacıyla
yazılmıştır. Harzemşahlar döneminde Türk yazınına katkı sağlayan diğer ürünler Mukaddemet’ülEdeb, Muhabbet-name,
Kısse-i Yusuf, Hüsrev-ü Şirin, Revnak’ül İslam adlı eserlerdir.
Harezmce
Ses
düzeni açısından Karahanlı Türkçesiyle örtüşür.
Ses Sizgesi
Tüm
ünlüler yerini korur, açık –e sesinden kapalı –e sesinden –i sesine dönüşme
eğilimleri vardır.
HarezmceninKarahanlı
Türkçesinden belli başlı konularda ayrıldığını görüyoruz:
Eski Türkçe Harezmce Güncel
Kapıgkapug kapı
Kintik kindik göbek
Sogıksowuk soğuk
Kod
koy
koymak
Yakşıyaxşı iyi
Örgü
Çoğulluk:
Tewe-ler
‘develer’, ew-ler ‘evler’
İyelik
Ata-m,
ew-ün, ada-g-ı ,karındaş-ımız
Tamlayan
Düşman-nın,
mülk-nün
Belirtme
Bitig-ni
‘kitab-ı’, ata-m-nı ‘babamı’
Yönelme
Ogul-ka,
kul-ga, kün-ke
Bulunma
Kat-ta,
ew-de
Çıkma
Çeşme-den,
börü-din
Araç
Elig-in-urdı,
‘eliyle vurdu’ ol vakt-ı-n ‘o zamanda’
Eşitlik
Âdetimiz-ce
‘ töremiz-ce’
Yön eki
-ra,-re,
-garü,-gerü
Kişi sözcükleri
men,
sen, ol
biz,
siz, olar
Dönüşlülük: Dönüşlülük
sözü “öz” sözüdür.
Sayı adları:
Karahanlılarda olduğu gibidir.
İlgeçler
Öze
‘ile’, teg ‘gibi’, sayu ‘gibi’, ötürü ‘ den dolayı’
Devinim
Ekeylemler
Birinci
ve ikinci kişilerde, kişi sözcükleri, 3. Kişiler genellikle “turur” sözcüğü, 3.
Tekil kişilerde de seyrek olarak –lar, tururlar, erürler ek ve sözcükleri
kullanılır.
Kip Eklerinin
Geniş Zaman: -r
eki kullanılır.
Kel-ir-men
“gelirim”
Belirli Geçmiş Zaman:
-tı eki ile yapılır.
bar-dı-m
“vardım”
Belirsiz Geçmiş Zaman:
-mış/-miş
Gel-miş-men
“ Gelmişim”
Gelecek Zaman:
-gay,-gey, -ga,-ge
Bar-gay-sen
Koşul:
-sa,-se ile yapılır.
al-sa-m
Buyurum:
-ayın,-eyin eki ile yapılır.
Bak-ayın
Çatı
ekleri –n eki ile yapılır.
Alda-n,
sev-ün
Edilgen çatı:
-l eki ile yapılır.
Ört-ü-l
‘örtülmek’
İşteş çatı:
-ş eki ile yapılır.
Ayt-ı-ş-
‘söyleşmek’
Ettirgen çatı ekleri:
-dur,-ar,-gur,-güz,-t,-ur
Yi-dur
‘yedirmek’
Ortaçlar
-daçı,-deçi,-dük,-duk,-gan,-gen,-glı,-mış,-miş,-r,-maz,-mez
ekleriyle yapılır.
Ulaçlar
-a,
-e, -gaç,-galı,-gınca,-p,-madın ekleriyle sağlanır.
ÇAĞATAYLAR
Kutadgu
Bilig ile başlayan Orta Asya Türkçesinin üçüncü evresini oluşturur. Cengiz
Han’ın ölümünden sonra ülkesi dört oğlu arasında paylaşılır, Türkistan da
Çağatay’a düşer, 16. yüzyılda Harezm’den başlanarak Fars şiir yapısına uygun
Türkçe şiirler yazılır, 19. Yüzyıldan sonra Batı buna Çağatayca demeye başlar,
adını Cengiz Han’ın oğlundan alır. Bu dil, 15.-16. y.y.da gözde bir ürün olur.
Ali ŞirNevai, Hüseyin Baykara, BaburÇağataycayı işlerler.
Yazın Ürünleri
Muhaket’ülLugateyn,Bedai’ülLugat,
AbuşkaLugati, Babur-name, Türklerin Soy Kütüğü, Türk’ün Soykütüğü,
SenglahLugatı, Feth Ali Kaçar Lugatı Çağatay yazınının ortaya koyduğu başyapıt
eserlerdir.
Çağatayca
Çağatayça,
Karahanlıcayı Özbekçeye bağlayan klasik yazın dilinin son halkası sayılır.
Ses Dizgesi
Çağataycada
dokuz ünlü bulunur, büyük ünlü uyumu genel olarak korunur. Dudak uyumu tam
olarak oluşmamıştır.
Kimi
sözcük değişimlerine bakılınca;
Çağatayca Eski Türkçe Güncel Türkçe
mamukbanbuk pamuk
menmen ben
tap
tap
bulmak
min bin
binmek
Örgü
Tamlayan durumu –nın,-nin
eki ile karşılanır.
tenri-nin
‘tanrının’
Yönelme durumu:
-ga,-ge, -ka,-ke ekleri ile sağlanır.
yol-ga
‘yola’
Belirtme durumu:
-nı,-ni ekleriyle sağlanır.
su-nı
‘suyu’
Çıkma durumu:
-dın,-din,-tın,-tin ile sağlanır.
ot-tın
‘ateşten’
Bulunma durumu:
-da,-de ile sağlanır.
keçe-de
‘gecede’
Eşitlik durumu:
-ça,-çe ile sağlanır.
it-çe
‘it gibi’
Araç anlatımı:
-n,-ın,-in ekiyle sağlanır.
Barçaların
kaçtı ‘hepsi kaçtı’
Yön durumu:
-ra,-re,-g,-karı ekleri ile sağlanır.
yok-karı
‘yukarı’
Gösterme sözcükleri:
“bu, bular, ol, alar” sözcükleridir.
Dönüşlü:
öz ve kendi sözleridir.
Belirsiz sözcükler:
kimse,
özge ‘başka’, bir nece ‘bir nice’
Karşılaştırma
–rak, -rag
az-rak
‘daha az’
Sayı adları:
Sayı adları bakımından Türkiye Türkçesinden ayrılmaz.
birikkikün
‘bir iki gün’
Sıra Sayıları:
İki-nci,
sekiz-inci
Topluluk Sayıları: -av,-ev
bir-ev
‘her bir’, ik-ev ‘her iki’
Üleştirme Sayıları:
birer,
üçer…
Yer belirteci:
anda
‘orada’, taşgarı ‘dışarı’
Zaman sözcükleri:
basa
‘ sonra’, burna ‘önce’, tanerte ‘yarın sabah’
Soru söcükleri:
kim,
ne yerge ‘nereye’, neçege ‘ ne zamana kadar’
İlgi
ara’
iç’, dek ‘değin’, kibi ‘gibi’, tapa ‘doğru’
Devinim
Ekeylem:Çağataycada
–er biçimindedir.
erün
men ‘-im’, erür sen “-sin”
Belirli geçmiş zaman:
-t- eki ile yapılır.
Kel-t-im
‘geldim’
Kel-t-in
‘geldin’
Kel-t-i
‘geldi’
Belirsiz geçmiş zaman:
-mış eki ile sağlanır.
Bolmışım
Geniş Zaman:
-r eki ile sağlanır.
Al-ur
men ‘alırım’
Gelecek zaman:
-gay,-gey ekleri ile sağlanır.
Kıl-gay-men
‘yapacağım’
Koşul:
-sa,-se eki ile yapılır.
Kel-se-m
‘gelsem’
İstek:
-ay,-ey,-ayin,-ayım ekleriyle yapılır.
Bitiy
‘yazayım’
Buyurum:
-gıl,-kil ekleriyle yapılır.
Tut-kıl
‘tut’
Ettirgenlik çatı
eki: -ar,-er eki ile yapılır.
Çömür
‘batırmak’
Edilgen çatı:
-l eki ile sağlanır.
Bitil
‘yazılmak’
Dönüşlü ve edilgen çatı:
-n ekidir.
Küçlen
‘güçlenmek’
İşteş çatı:
-ş eki ile yapılır.
Dostlaş
‘ dost olmak’
Ortaç ekleri
Ortaç
ekleri bakımından Karahanlıca ile aynındır.
KIPÇAKLAR
Orta Türkçe döneminin büyük halk
topluluklarındandır, genel olarak haklarında en etkin bilgi Divan-ı Lugat-ti
Türk’te “Emek” olarak geçer. Adları ile ilgili en sağlıklı kaynaklarda geçen
bilgi Kıpçak: İçi çürümüş ağaç anlamına gelmektedir.
İ.Ö. Hun egemenliğindeler, sonraları
Tukiyu ( Göktürkler) devletinin egemenliğine girerler. Tiyeşen Dağlarından Tuna
Irmağına değin büyük bir devlet kurarlar, 13. y.y.da Moğol etkisi ile tarih
sahnesinden çekilip Macaristan, Romanya, Rusya, Mısır gibi yerlerde oraların
halkları içinde erirler.
KÖLEMENLER
Kıpçakların
bir kolu Mısır’dadır, bu topluluklar buraya köle olarak getirilmiştir,
Eyyubiler döneminde devletin etkin noktalarında görev üstlenmişlerdir daha
sonra bu devlete son vererek Sultan Baybars öncülüğünde Suriye-Mısır hattında
Kölemenler devletini kurmuşlar. Abbasilere ve Mısıra dönük Moğol saldırılarını
durdurmuşlar, Yavuz Sultan Selim, Kölemenlerin varlığına son vermiştir.
Devletlerinde Türkçe yazını iyi seviyede gelişmiştir.
Yazın Ürünleri
Memluk Kıpçakçasıyla yazılmış etkin
ürünler:
Tercüme-i
Türki Arabi, Gülistan, Kitab’ul İdrak Lisan’ülEtrak,
Et-Tuhfetü’z-ZekiyyeFi’lLugati’t-Türkiyye, KitabüBulgati’t-Müştak fi
Lugati’t-Türk ve’lKıfçak, El-kavanenü’l-Külliyeye li-Zabti’lLügati’t-Türkriyye
Ermeni Kıpçakçası ile yazılmış
ürünler:
Ermeni
cemaatleri yıllıkları, bunun dışında çeşitli Avrupa ülkeleri kütüphanelerinde
28 yazma bulunuyor.
Kıpçakça
Türk
dilinin kuzey kolunda yer almaktadır, özetle bakıldığında bir kanattan Kıpçakça
ile Türkmencenin iç içe olduğu görülür; bir kanattan da Kumancanın varlığı
görülür.
Ses Dizimi
Kıpçak
Türkçesiyle Türk dilinin diğer evreleri karşılaştırıldığında şu durum görülür.
Kıpçakça Eski
Türkçe Güncel Türkçe
oglınıogıl
oğlunu
tig
tek
gibi
irdem erdem
erdem
kıççigkıçig
küçük
kutulurtul
kurtul
gibi
farklılıkları görmekteyiz.
Örgü ve Devinim
İyelik
takıları, tamlama durumu, durum ekleri, araç, eşitlik gibi takıları ve ad ve ad
soylu sözcükler, devinimler Orta Türkçe ve eski Anadolu Türkçesiyle yakın
nitelikleri taşır.
ALTINORDU
13.
y.y.da Moğol yayılmasıyla Türk dilleri büyük bir gelişim gösterir, üst
tabakasının Türk olmasıyla ve 13.14. y.y.larda en güçlü Türk devleti öne çıkar,
Çağatay Devletinin kuzeyinde, Kafkaslardan Ön Balkanlara değin büyük bir
etkinlik alanları vardır. Asıl merkezlerinin ise Kıpçak bozkırları olduğu
görülmektedir. Öne çıkan iki etkili merkezleri Volga Irmağı yakınlarındaki
Bulgar ili ve Harezm’dir.
Temelde çok karışık ve renkli bir uygarlık
oluşumları Berke ve Batı adlı kurdukları muhteşem kentlerinde yaşandığını,
birçok gezginin gözlemlediği görülür.
Yazılı Ürünler
CodexCumanicus
13.-14.y.y.larda
yazıldığı düşünülmektedir, eser Latince yazılmış, Latince, Farsça, Kumanca bir
sözlüktür. Kumanlara Hristiyanlığı benimsetmek aracılığıyla yazıldığı
vurgulanır. Eserin yazarı ve yazıldığı yer belli değildir, dili Tatarca olarak
gösterilmiştir.
Eserdeki
birçok sözcüğü irdelersek:
Codex Tatarca Eski Türkçe Güncel
açuvaçuuaçıg acı
sillisilusilig temiz
yıyıyyıg toplama
İbniMühennaLugati
13.-14.
y.y.larda yazılmış olmalıdır,eser bir sözlüktür, yazarı
CemaleddinİbniMühenna’dır. Farsça, Türkçe, Moğolca sözcükleri içerir. Eserde
daha çok Türkmence, Karahanlıca ve özellikle Azerice, Azerbaycan bölgesi
üzerinde durulur, çok özgün sözcüklerin var olduğu görülür eserde.
OĞUZLAR
İlk
kez 6-8. yüzyıllarda Şamanist göçebe olarak tarihti görülürler, adları hem
Yenisey hem de Göktürk yazıtlarında geçer, Göktürklere bağlı yaşarlar,
Göktürkler yıkılınca bir kısmı Uygurlara bağlı yaşar bir kısmı da Aral Gölü’ne
doğru yani batı göç eder. Oğuzlar, 11.yüzyılda Selçuklu Devleti olarak Ön
Asya’da Tuğrul Bey öncülüğünde büyük bir devlet kurarlar, Tuğrul Bey’den sonra
devletin başına Çakıroğlu Alp Arslan geçti, 26 Ağustos 1071’de Bizans ile
yaptığı ve başarılı olduğu savaş ile Türk tarihinde büyük bir yer edinir.
Bu tarihten sonra, Sultan Alp Arslan
Anadolu’nun alınmasını beylerine bırakarak Maveraünnehri’ne döner, bir
bıçaklanma pususunda ölür. Selçuklu tahtına Melikşah geçer, Melikşah döneminde
Tanrı Dağlarından Kafkaslara, Mısır-Suriye hattından Anadolu’ya kadar devlet
genişletilir.
Selçuklular’ da yazın geleneğine bakılınca
11.-12.yüzyılar örtülü görülür, büyük olasılıkla Anadolu’ya Asya yazın
geleneğini taşınmamıştır, bu coğrafyada daha çok Fars, Arap yazın geleneği ile
bir yazın uygarlığı oluşturmuşlar.
Oğuz Türkçesi
Orta
Türkçenin Batı Türkçesi kısmını oluşturur, Eski Anadolu Türkçesinin,
Osmanlıcanın kökünü Oğuzca oluşturur. Anadolu’daki Selçuklu Türkçesine
bakılınca Oğuzcanın bir ürünü olduğu görülmektedir.
Selçuklu Türkçesiyle eski Türk yazı dili
karşılaştırıldığında şöyle farklılıklar görülür:
Selçuklu Türkçesi Eski Türkçe
barbar
birber
barlık
bar
Anadolu Beylikleri
Türk
boylarının Anadolu’ya yerleşmeleri, tıpkı erken dönem Türk yaşam biçimiyle
aynındır, Selçuklu belli bir özgürlükle Türkmenlerin Anadolu yaşam biçimine
olurlu bakmıştır, fakat bu şekil oluşumlarım aynı zamanda bir olumsuzluktu,
Selçuklu Devleti yıkılınca Moğol egemenliği azalınca her bir beylik tam
egemenliğini verirler.
Bu
beylikler içinde Karamanoğulları, Aydınoğulları, Saruhanoğulları,
Karasioğulları, Çandaroğulları,Eşrefoğulları, Menteşeoğulları, Hamitoğulları,
İnançoğulları, Burhanettin Beyliği, Ertena Beyliği öne çıkar.
Anadolu Beylikleri Türkçesi
Selçuklu
Devletinin varlığından Osmanlıların imparatorluk aşamasına kadar ki süreyi
Anadolu beylikleri Türkçesi olarak tanımlanır. Selçuklu ve beyliklerin kültür,
yaşam, yönetimlerine bakılınca yazında, irade daha çok Arapça ve Farsça tercih
edilmiştir, Türk dili kaba görülüp halk yaşamına terk edilmiştir, bu akışı
13.y.y.da Karamanoğulları değiştirmiştir, Türk dili konusundaki sert tutumları
sayesinde Türkçe her alanda iyi bir gelişim göstermiştir.
Kuruluş Yılları Türkçesi
Bu evrede Türk aydını arasında büyük bir
Fars ve Arap dili beğenisi vardır, Türkçenin aşağılandığını görmekteyiz, bu
anlayış 15.y.y.da yerini Osmanlıcaya bırakır.
Yazın Ürünleri
Şeyyad
Hamza, Ahmet Fakih, Hoca Dehhani 13. y.y.da yaşamış, iz bırakmış, Divan
Yazınında etkili adlardır.
Behcetü’l-Hadaik,
Kitab-el, Feraiz, Dede Korkut, Müyessiretü’l-Ulum, Ahter-i Kebir, Kamusü’l
Muhit, Burhan-ı Katı, Tuhfe-i Asım, Tuhfe-i Vehbi, Nıhbe-i Vehbi, Lugat-i Naci,
Lehçe-i Osmani, Kitab-ı Müntehebat-ı Lugat-ı Osmaniye, Kamus-i Türki, Kamus-i
Osmani gibi önemli eserleri görmekteyiz. Her biri temelde Farsça, Arapça,
Türkçe karşılıklı açıklamalı sözcüklerden oluşur.
Eski Anadolu Türkçesi
Oğuzca,
kökünü Orta Asya Türk dilleri kurallarından alarak gelişir, Oğuzcanın erken
dönemiyle ilgili elimizde çok etkin veri bulunmamaktadır, fakat Divan-i Lügati
Türk’te Oğuzcanın varlığına bakılınca eski Türkçeden birtakım değişiklikle
varlık sürdürmüştür. Eski Anadolu Türkçesini Türkmence, Azerice, Horasanca
saymak gerekir.
Ses Düzeni
Eski
Anadolu Türkçesindeki eski ve yeni Türkçeyle karşılaştırırsak şu şekilde
farklılıklar olduğu görülür:
Eski Anadolu
Türkçesi Eski
Türkçe Güncel
aruarıg temiz
kapukapıg kapı
çeriçerig asker
ılduz
yıldız yıldız
gibi
biçimsel farklılıklar görülür.
Örgü
Çoğul eki:
-lar, -ler biçimindedir.
İyelik ekleri:
-um, -un,-i; -umuz,-unuz,-ları şeklindedir.
Tamlayan eki:
-nın,-nin şeklindedir.
Belirtme durumu:
-i,-i, -yi şeklindedir.
Yönelme durumu:
-a,-e, -ya,-ye, -ga,-ge şeklindedir.
Çıkma durumu:
-dan,-den şeklindedir.
Bulunma durumu:
-da,-de ile anlatılır.
Araç durumu:
-ın,-in ile sağlanır.
Kişi Sözcükleri:
Ben sen ol biz siz onlar
şeklinde
gelişirler.
Dönüşlü sözcüğü:
Türk dilinin her evresindeki gibi “kendü ve öz” sözcükleridir.
Soru sözcükleri:
kaçan
“ne zaman”, kani “hani”, kançaru “nereye” gibi çoklu sayıda bulunur.
Sayı adları:
Temelde var olduğu gibi devam eder.
İlgeçler
arkurı
“arkaya doğru”, ötürü “yüzünden”, bigi “gibi”
Devinim
Ekeylemler: Ekeylemin
her kullanımının var olduğunu görüyoruz.
-am,
-sın,-dur; -uz,-sız,-durlar; -idi,--imiş,-ise
Ben-em,
aşuk-sun, biz-uz, kem-dürler, gül-idün,-ne-y-sem
Eylemler
ve Eylemsilerde büyük bir değişiklik olmadan varlık sürdürür.
ÇAĞDAŞ TÜRKLER
TÜRKİYE TÜRKLERİ
Türkiye
Türkçesi, Türkiye, Kıbrıs ve Makedonya’da etkin bir biçimde temelde yazı dili
olarak İstanbul ağzı çerçevesinde varlık sürdürür.Türklerin 1071 öncesi, komşu
uygarlıkların kaynaklarına dayanarak Anadolu’ya yer yer geldikleri görülür,
fakat bu tarihten sonra Anadolu kalıcı olarak yurt edinilir.
Anadolu’da
etkin ilk Türk devletini Selçuklu olarak görürüz, Türk dilinin durumuna bakılınca
sadece kırsalın ve toplumun dili olmuştur, saygın alanlarda horlanmıştır, buna
karşın yazın alanında birçok bilginin Türk dilini kullandığını görmekteyiz.
Eski Anadolu Türkçesi 14. y.y.dan sonra yerini Osmanlıcaya bırakmıştır,
Osmanoğullarının diline bakılınca Arapça, Farsça, Türkçe dillerini temel alarak
yapay bir dil oluşturmuştur, tam Türkçe dememiz de şüphelidir.
Sözvarlığı
Türkçe,
dünden bugüne farklı farklı iklimlerde yaşamıştır, başlangıçta her uygarlıkta
olduğu gibi Türk dili de Orta Asya’da yakın uygarlıklarla alışverişi olmuştur,
oradan Anadolu merkez olmak üzere birçok yere göçmüştür, Anadolu temelinde
bakarsak Yunancaya, Ermeniceye, Arapçaya, Farsçaya, İtalyancaya, İngilizceye,
Rusçaya, Fransızcaya hem sözcükler vermiş hem de onlardan alışları olmuştur.
Türkçe Cumhuriyetin ilk yıllarından bugüne gitgide sözvarlığını arttırmıştır.
Vurgu
Sözcüklerin
genelde son seslenmesinde olur.
Ses Dizgesi
Eski
Türkçe ile güncel dilimizi karşılaştırırsak;
Türkiye
Türkçesi
Eski Türkçe
binbın
deniz
teniz
diltil
gibi
farklılıklar vardır.
Örgü
İyelik ekleri:
-m,-n,-ı;-miz,-nız,-leri
eklerinin kullanımını görüyoruz. Ad ve ad soylu sözcüklere geliyor.
Çoğul eki:
-lar ve –ler eklerini görüyoruz.
Durum ekleri:
Belirtme durumu:
-i,-ı
Yönelme durumu:
-a,-e
Bulunma durumu:
-da,-de
Çıkma durumu:
-dan,-den
Tamlayan takısı:
-ın/-in
Kişi sözcükleri:
ben, sen, o, biz, siz, onlar
Dönüşlü hali:
kendi olarak görüyoruz.
Gösterme sözcükleri:
bu,şu,o, bunlar, şunlar, onlar olarak görüyoruz.
Belgisiz sözcükler:
herkes, kimse,birçok vb..
Ölçü sözcükleri:
az, çok, biraz vb..
Yer-yön sözcükleri:
aşağı, yukarı, ileri vb.
Zaman sözcükleri:
şimdi, dün, demin, sonra vb.
Sayı sözcükleri:
Pek bir değişiklik olmadan varlık sürdürürler.
Soru sözcükleri:
kim, kaç, hangisi, nasıl vb..
Devinim
Devinim
( eylem) şu özellikleri taşır:
Geçmiş
zaman: Belirli geçmiş –di, belirsiz geçmiş –miş eki ile yapılır.
Şimdiki
zaman: -yor eki ile yapılır.
Gelecek
zaman: -acak,-ecek ekleri ile yapılır.
Geniş
zaman: -r,-ar,-er ekleri ile yapılır.
İstek:
-a,-e, Gereklilik: -meli,-malı Koşul: -sa,-se ekleri ile kurulur.
Buyurum:
Eylemin devinime geçmesiyle kurulur.
Gel,
gel-iniz, gel-sin; gel-in,gel-sinler
Olumsuzluk
kavramı: -me,-ma ekleri ile sağlanır.
Edilgenlik
durumu: -l,-n ekleri ile sağlanır
İşteş
durum: -ş eki ile sağlanır.
Ettirgenlik:
-ır,-tır,-t ekleri ile sağlanır.
Eylemsiler
Ortaçlar
-an,-ası,-mez,-ar,-dik,-ecek,-miş
çeşitli eklerle sağlanır.
Ulaçlar
( Bağeylemler)
-arak,-ıp,-ınca,-madan,-dığımda,-arak,-meksizin,-ken,-a
gibi eklerle sağlanır.
BALKAN TÜRKLERİ
Balkanlara Türk göçleri çok eski
dönemlerde başlar hem erklen dönem göçler söz konusudur hem de Osmanlı Dönemi
Anadolu’dan göçler söz konusudur. Balkan Türk coğrafyasına bakılınca kimi Türk
gruplarını İslam içinde kimini de Hristiyanlık içinde irdeleyeceğiz.
GAGAVUZLAR
Gagavuzca
Balkanlarda büyük bir kesim tarafından konuşulur, bu Türkler daha çok Moldovya
Cumhuriyeti’nin güneyinde yaşar, adlarının Kara Oğuz anlamına geldiği vurgulanır.
Gagavuzların Anadolu Selçukluları soyundan
geldiğini öne süren tarihçiler de vardır, bunu da Gagavuz-Keykavus ile
açıklarlar, yani Selçuklu sultanının adı taşımalarına bağlarlar.
Genel kanıya gelince: Balkanlardan gelen
Oğuzlar, Osmanlı öncesi ve dönemi Anadolu’dan gelen Oğuz, Türkmenlerden
oluştuğu yönündedir.
Kullandıkları
Türkçenin yapısına bakılınca Türkiye Türkçesiyle paralel özellikler taşır.
GACALLAR
Yıldırım Beyazıt döneminde Anadolu’dan
Balkanlara göçerler, Yörükler, Osmanlı Türkçesiyle konuşurlar.
Her bir bilim adamı bular hakkında çok
farklı düşünce belirtmişler, kimi tarih bilimciler ise bunları Müslüman
Peçenekler, kimi Gagavuzların bir parçası olarak görmüştür.
SURGUÇLAR
Edirne
çevresinde yaşarlar, Peçeneklerin soyundan oldukları düşünülür. “Sur” bir
Peçenek oymağı adıdır, “guç” ise “oğuz” sözünün ekleşmiş biçimidir.
AZERİLER
Azerbaycan adı, İ.Ö. bu topraklara egemen
olan İskender’in generali “ Atrapates” sözcüğünden doğmaktadır, 3.yüzyılda bu
bölgenin adı “Azurbazagaan”dır, daha sonra Araplar bu bölgeye Azerbaycan adını
verir. Tarihçi Taberi, burası birçok Zerdüşt inancının yaşadığı yer olduğundan
buraya “ateş ülkesi” denmiştir, der.
Tüm Türk tarihine bakılınca bu bölge
birçok Türk boyu yerlermiş, buraları yurt tutmuştur. İskit, Hun, Göktürk,
Hazar, Kıpçak, Oğuz, Harzemşah, Altınordu, İlhanlı gibi Türk boylarının yanı
sıra Sasaniler, Moğollar da bölgeyi istila etmişlerdir. Belli bir süre Akkoyun,
Karakoyanların elinde kaldıktan sonra Safevi egemenliğine geçer, onu Osmanlı
egemenliği takip eder. Osmanlının da bölgede mağlubiyeti sonucu bir kısım Rus,
bir kısım bölge de İran egemenliğine geçer.
Yazın
13.-14.
yüzyıllarda Azeri Türkçesinin nitelikleri eski Anadolu Türkçesinde görülür o
dönem ozanlarından Yunus Emre vb.. incelendiğinde bu, apaçık görülür. Kimi
Türklük bilimcileri Dede Korkut dilini Azerice olarak adlandırır.
Kadı Burhaneddin, Fuzuli, Nesimi,
Şehriyar, Mehmet Kulizade Azer yazının önemli kişileridir.
Sözvarlığı
Temelde
Türkiye Türkçesi ile diğer Oğuz dilleri ile aynıdır.
Yapı
ve dizgiye bakılınca;
Azeri
Türkçesi
Türkiye Türkçesi
get
git
nece
nice
öv
ev
dovşan
tavşan
tök
dök
köynek
gömlek
tut
dut
Azeri
Türkçesi temelde dil bilgisi bağlamında Türkiye Türkçesiyle aynın özellik
taşır.
AFŞARLAR
Afşarca,
Azeri Türkçesinin bir kolu sayılır, yazılı eserlere göre Avşarlar eski Türk
boylarından biridir, adlarından ilk Divan-ı Lügat-ti Türk’te geçer. Tarih
içerisinde Afganistan’dan Suriye’ye kadar birçok Türk devleti içinde varlık
sürdürürler, şu anda bir kısımları Güney Azerbaycan’da, Suriye’de ve Türkiye’de
Akdeniz Torosları sattındayaşarlar,eski Türk anlayışını korurlar.
Dil yapıları:
Kendilerine
özgü bir yazı dilleri yoktur İran Afşarlarının konuştuğu Türkçe Azericenin bir
parçası olarak gösterilir.
KAŞKAYLAR
İran’da
Şiraz kenti bölgesinde yaşarlar, konargöçer bir Oğuz boyudur. Kendi
anlatımlarına göre hanlıkları Cengiz Han’ın oğlu Hülagu öncülüğünde bu bölgeye
geldiklerini belirtirler, yazınları ve kültürleri üzerine çok kapsamlı
araştırma henüz yapılmamıştır.
KACARLAR
Sayılarının azlığına karşın İran
yönetimini uzun yıllar elinde tutmuş bir Türk boyudur, anayurtları
Türkistan’dır, günümüzde Kaçar uruğu; Gurgan, Şaku, Mazenderan eyaletlerinde
yaşarlar. Bir bölümleri göçebe bir bölümleri yerleşiktir. Kullandıkları Türkçe
Azeri Türkçesinin bir koludur.
HORASANLILAR
İran’ın
Horasan bölgesinde yaşayan Türklerin dilidir. Zaman içinde bu dilin kendine has
bir Oğuz dili olduğu anlaşılmıştır, Horasan Türklerinin tarihleri kesin olarak
bilinmez, adlarına gelince Farsçada “ güneş” anlamına gelmektedir, tarih
boyunca o bölgeden Anadolu’ya birden çok bilge gelmiştir.
Bu Türkler, Şiir Müslümanlığa inanırlar,
öz yaşam biçimlerine bakılınca eski Türk yaşam biçimine kökü köküne bağlılar.
Sözvarlığı
Sözvarlığı
Oğuzcadır, yazılı dilleri olmadığı için somut bilgi vermek olanaksızdır.
Ses Dizgesi
Türkçenin
tarihsel evreleri ile karşılaştırırsak;
Horasanca Eski
Türkçe
Güncel Türkçe
il yıl
yıl
ginnizkündüz
gündüz
ekki
eki
iki
garrı
karı
yaşlı
eşşeyeşkek
eşek
Örgü
Çoğul eki:
-lar,-ler olduğunu görmekteyiz.
İyelik ekleri:
Türkiye Türkçesi kullanımıyla aynındır.
Tamlayan eki:
-ın,-in olarak kullanılır.
Belirtme durum eki:
-ı ya da –nı ekleri ile karşılanır.
Yönelme eki:
-a,-e eki ile karşılanır.
Bulunma eki:
-de,-da eki ile karşılanır.
Çıkma durumu:
-den,-dan eki ile karşılanır.
Araç durumu:
-nan,-nen kullanılır.
Eşitlitlik durumu:
-layın,-ca,-çe, -dey kullanılır.
Yön ekleri:
-arı,-eri kullanılır.
Kişi sözcükleri:
men sen o
biz siz ola
Gösterme sözcükleri:
bışo o
mununşunınonın
…..
Dönüşlü sözcük:
kendi ve öz kullanılır.
Belgisiz sözcükler:
her
neme ‘her ne’
heşkim
‘hiç kimse’
Sayı sözcükleri:
Türkiye Türkçesiyle örtüşmektedir.
Zaman sözcükleri:
alan
‘şimdi’
badan
‘sonra’
indi
‘şimdi’
Yer-Yön
bo
yer ‘bura’
dale
‘arka’
ilay
‘ileri’
Soru
sözcükleri
harda
‘nerede’
nama
‘niçin’
İlgeçler
İçin,
teki, çelli, tekin gibi ilgeçler kullanılır.
Bağlaçlar
Ki,
ve, çunki, ama, fagat…
Devinim
Ekeylemler:
Temel Türkçede olduğu gibi birtakım ses değişikliğiyle ad ve ad soylu
sözcükleri yüklem yapar.
Kip Ekleri:
Belirli geçmiş zaman:
-dı eki ile sağlanır.
Aldım,
asmadım..
Belirsiz geçmiş zaman:
-ıptı eki ile sağlanır.
Geliptilem
“gelmişim”
Şimdiki zaman:
-y eki ile sağlanır.
Biliyem
“biliyorum”
Geniş
zaman: -r eki ile sağlanır.
Diyerem
‘derim’
Buyurum:
Al alsın
Çıksın otırsılan
Dilek:
Eldirüm
‘öldüreyim’
Gelen ‘gelesin’
Otiranniz ‘oturun’
İstek:
Al
‘al’ gopar ‘kopar’
TÜRKMENLER
Yoğun
bir biçimde Türkmenistan’da yaşarlar, bunun dışındakiler farklı Türk illerinde
yaşar, Türkmen adı ile ilgili farklı yorumlar vardır, en geçerli olanı
J.Deny’in
-man,-men ekinin üstünlük, büyüklük anlamı kattığı yönündedir.
Tarih boyunca farklı Oğuz boyları
içerisinde etkinlik kazanmışlar, Selçukluların, Ak ve Kara koyunluların,
Safevilerin devlet kurmalarında büyük katkıları olmuştur.
Yazın
Her şeyden önce sözlü destan geleneğine
bağlıdır, bunların içinde Köroğlu, Yusuf ile Zuleyha, Kerem ile Aslı, Leyla ile
Mecnun gibileri ünlüdür.
Sözvarlığı
Sözvarlığı
kökünü Türkmence sözcükler oluşturur.
Ses Dizgesi
Türkmencenin
ses yapısı, Oğuz dillerinde olduğu gibidir.
Türkmence Eski
Türkçe Güncel
gız
kız
kız
gurt
kurt
ürek
yürek yürek
Örgü
Çoğul eki:
-lar,-lerdir
İyelik ekleri:
-ım,-ın,-ı;-mız,-ınız,-ı,sı,si
Şeklindedir.
Tamlayan durumu:
-n,-ın ekleriyle sağlanır.
Belirtme durumu:
-i,-ı ekleriyle sağlanır.
Yönelme durumu:
-a,-e ekleriyle sağlanır.
Bulunma durumu:
-da,-de ekleriyle sağlanır.
Çıkma durumu:
-den,-dan ekleriyle sağlanır.
Kişi sözcükleri:
men sen ol
biz siz olar
Dönüşlü:
öz sözü ile sağlanır.
Gösterme sözcükleri:
bu şu
o
munınşunınonın
Belgisiz sözcükler:
hiçhaçan,
‘hiçbir zaman’, hiç hansı ‘hiç biri’…
Durum sözcükleri:
beylak
‘böylece’
has
‘iyice’
şeyle
‘şöyle’
Ölçü sözcükleri:
artık
‘fazla’
bir
nece ‘kimi’
birentek
‘birçok’
Yer-Yön sözcükleri
alıs
‘uzak’
ast
‘alt’
baka
‘yönünde’
yırag
‘uzak’
Zaman sözcükleri:
ağşam
‘akşam’
bayrak
‘önce’
indi
‘şimdi’
gış
‘kış’
Sayı adları:
Ana hatlarıyla Türkiye Türkçesiyle aynıdır.
Soru sözcükleri:
Gaysı
‘hangi’
Hansı
‘hangi’
Niçik
‘niçin’
İlgeçler
Bari
‘beri’
Başga
‘başa’
Oval
‘önce’
Bağlaçlar
aay
halkası ‘halbuki’
diiımak
‘demek’
ve,
çünkü, ya ya,
Devinim
Ekeylem
Ad
ve ad soylu sözcükleri yüklem yapar. Türkiye Türkçesiyle aynındır.
Kip Ekleri
Belirli geçmiş zaman:
-ıdı eki ile yapılır.
Al-dı-m
Belirsiz geçmiş zaman:
-pdır eki ile yapılır.
Al-ıpdır
Şimdiki zaman:
-yaar/yaar
eki ile sağlanır.
Al-yaar-ın
‘alıyorum’
Gelecek zaman:
-ar
Al-ar-ım
‘alacağım’
Koşul eki:
-sa,-sa
Yaz-sa-m
Buyurum kipi: Her
kişi için ayrı bir ek kullanılır.
Al-ayın
Al-gın
Al-sın
Al-alın
Al-sınlar
Gereklilik kipi:
-malı,-malı
men
yaz-malı ‘ ben yazmalıyım’
Ortaçlar
ve ulaçlar Türkiye Türkçesiyle aynın nitelikteler.
SALARLAR
Doğu Türkistan’da varlık gösteren bir Türk
boyudur, Divan’daki söylentilere göre Salarlar, Ahmet Yesevi’nin kargışı üstüne
yurtlarını terk etmişler, Türkmen boylarından biridirler, henüz tarihleri ele
alınmamıştır.
Ses Dizgesi
Salarca Eski
Türkçe
Güncel
qunkün gün
pırınburın burun
tokos
tokuz
dokuz
Örgü
Çoğul eki:
-lar,-ler olarak geçer.
apa-lar
İyelik ekleri:
Türkiye Türkçesindeki gibi oluşur.
Tamlayan
takısı: -nın/-nin eki ile sağlanır.
Belirtme
eki: -nı ile sağlanır.
Pode-ni
‘buğdayı’
Yönelme:
-a/-e ya da –ga/-ge eki ile sağlanır.
Pogde-ge
‘buğdaya’
Bulunma:
-ta,te ekleri ile sağlanır.
Pogde-de
‘buğdayda’
Çıkma:
-dan,-den
Pogde-den
‘buğdaydan’
Kişi sözcükleri:
Men pise
Sen sele
Ol ullar
Dönüşlü:
üz sözcüğü ile yapılır.
Sayılar:
Oğuz Türkçesinde olduğu gibidir.
Devinim
Eylemlerde
kimi değişiklikler görülmektedir.
Şimdiki zaman:
-por eki ile sağlanır.
Men
vapor ‘Ben varıyorum’
Gelecek zaman:
-gur eki ile sağlanır.
Men
vaxgur ‘ Ben bakarım’
Geçmiş zaman:
-tı ve –mış ekleri ile sağlanır.
Yansati
‘dedi’, yanşamış ‘demiş’
Edilgen
çatı: -ı eki ile sağlanır.
Dönüşlü:
-n ekiyle sağlanır.
İşteşlik:
-ş eki ile sağlanır.
Ettirgen:
-guçı/-guci
turguçu
Ulaçlar
Salarca
ulaçlar bakımından bayağı bir zengindir, temelde Türkçe ile aynı niteliktedir.
ıp:
mitux
-ta/-te:
tile
Dipçe: Fuat Bozkurt çalışması özetidir.
luckyclub.live
YanıtlaSilLuckyclub.live has a rich history and tradition, making it the most popular online casino to play slots and 카지노사이트luckclub other games. It was founded in 2017 and has since grown