Doğu Romalılarca M. S. öngörülen 300'lerin sonunda, İstanbul'un 71 kapısına bir çeşit; taç kapı, sadece zaferler kapısı, ana kapı, imparator/lar ağırlama yolu olarak altından kapı olarak yapılmış hem Doğu Roma zaferleri hem de imparatorların Marmara'ya bakan bu Altın Kapı kemerinin üstünde geceleri şölenlerin şöleni yaşanılmış ta ki Doğu Roma'nın ve Osmanlı'nın zindanların, azapların ala yeri olana dek adı gibi Yedi Düvel Zindanları...Bir yerde yaşayan toplum tarih boyunca ana çoğunlukta hep aynı kalır, birtakım folklor değişimleriyle varlığını sürdüredurur, bu bağlamda toplumsal olaylarda, özde gerçek bir öykü ya olduğu gibi ya da çoğunlukla olağanüstüleştirilerek kuşaktan kuşağa dillerde, benliklerde yaşam bulur...Onun içindir ki özlü sözlerin, öbek sözlerin ardına düştüğünde seni o yerin, olayın ve insanın gerçeğine götürür. Çocukluğumda en çok duyduğum; her yere gidin, Yedikule'den uzak durundu..!
Kanlı ve Yılanlı Kuyu
Hiçbir sözlü ya da yazılı anlatıda, Yedikule Zindanları'nın insanı dehşete düşüren öyküleriyle karşılaşmadım..! Yüzyılların, insanın bin bir türlü ala ızdırabını barındırır bu yedi kulesinin hücrelerinde, Kanlı Kuyu' sunda, Yılanlı Kuyu'sunda...Yedikule semtlilerine ve birtakım yazılı anlatılara göre rüzgar etkili estiğinde uğultusu; insan çığlıklarını çağrıştırır Yedikule'de... Bu çığlıklar, Roma Dönemi insan bedenin yaşayabileceği ağır azapla öldürülen Pagan'ın dayanamayıp çığlık atarak " İsa yeryüzüne gelene dek burada öldürülenlerin ruhlarının burada yaşayacağı, İsa gelince sizlerden hesap sorulacağı" sözünün çığlıkları mıdır Osmanlı'nın çelebisi Genç Osman' nın çığlıkları mıdır Kanlı Kuyu'dan başları kesilerek atılan, kanları Marmara'ya akanların mıdır, Yılanlı Kuyu'ya baş aşağı yılanların içine salınanların mıdır kim bilir..? Bin bir türlü ala acı, bin bir türlü yaşamdır Yedi Düvel Zindanları.
Yorumlar
Yorum Gönder