Dilbilim bakış açısında, göstergelerin dilin doğuşunda önemli kuramlardan biridir, bu bağlam kapsamında ilgili sözcüklere geçmişe dönük somut kullanımına bakıldığında; “ Ta” sözcüğünün belirgin ilk kullanıldığı yer; Orhun Yazıtlarıdır, “tağ, dağ” anlamında kullanılmıştır. Buna bir çeşit gösterge belirteci diyebiliriz, kişinin uzaktaki bir varlığa ses aracılığı ile verdiği bir ad olarak öngörülebilir ( işte gibi ). “ Tan” sözcüğü de Orhun Yazıtlarında geçmektedir, “ şafak, göğün ağarması” anlamında kullanılmıştır. “ Tanrı” sözcüğünün ilk kullanımı, Hunlara ( Hsiung-nu ) özgü sözcükler olarak Çin kaynaklarında geçmektedir, öbek olarak " ç'en-gli < t'eng-li= tangri ( M.Ö. kullanımı ) olarak geçmektedir, "gök" anlamındadır, " ç'eng-li ku-t'u" öbeği ile " göğün oğlu" anlamındadır. Buradaki birinci sözcük " tangri" olarak kabul edilmektedir, Orhun Yazıtlarında ise " tengri, tangri" ( M.S. 8. yy. kullanımı ) biçimindedir “ yeri ve göğü, tüm canlı ve cansız varlıkları var eden” anlamında yaygın kullanılmıştır. Uygur metinlerinde de ( M.S. 8-9. yy. ) kullanımı “tang tengri ketli” biçimindedir. Yakutçada ise " tanara", Çuvaşçada ise " turi, tağrı" biçimdedir. Öze dönük bakıldığında, “ta da tan” da bir görkemi, bir ululuğu, yüceliği dillendirmek amacıyla kullanılmışlardır, “Tengri, Tangri” sözcüğü de bu sözcükler çıkışlı olması, dilbilim kuramı doğrultusundadır. Her sözcüğün türeyişinde, dönüşümünde birçok ses olayı söz konusudur, kurala aykırılık da baskındır. Adnan ZENCİR
Dede Korkut’tan, Türk edebiyat tarihinin kurucu kuramcısı Ordinaryüs Prof. Köprülü’nün dediği gibi tüm Türk yazınını bir yana; Dede Korkut’u bir yana koysanız Dede Korkut daha ağır basar. Üzerine söz, söylenemeyecek bir söz… Salkım salkım tan yelleri estiğinde, Sakallı boz turgay kuşu öttüğünde, Bedevi atlar sahibini görüp kişnediğinde, Sakallı uzun yâd kişi bağırdığında, Ak karalı seçildiğinde, Kalabalık Oğuz’un kızı, gelini süslendiğinde, Göğsü güzel ulu dağlara gün değdiğinde, Bey yiğitler, kahramanlar birbirine karıştığında, … ( Özden, günümüz Türkçesine çeviridir, çeviriyazı [ transkiripsiyon ] değildir. ) Dede Korkut adı tarih serüveninde; 13. yy. Moğol tarihçi Reşidüd-din’in “ Camiü’t Tevarih”inde “ Korkut”, 15. yy. Çağatay Türkçesi dilbilimcisi A. Şir Nevai’nin “ Nesaimü’l Muhabbe”inde “ Korkut Ata”, 17. yy. Hive Hanı, tarihçi Bahadır Han’ın “Şecere-i Terakime”sinde ( Terekeme-Türkmen ) “Korkut, Korkut Ata”, 15. yy. Osmanlı tarihçisi Hasan El Bayati’nin
Yorumlar
Yorum Gönder